17 Şubat 2013 Pazar

GÜNAHIN ESTETİĞİ...


Ve onlara dedi ki;

Gürz sırtınızda patlamadan anlayamazsınız aşkı… aşkın narındandır alnınızdaki isler… kalbinizin dizginlenemeyen kısraklarının altında can verecek bütün namert seyisler… bir olmanın ağrısını en uzak hücrenizde pışpışlarken; uykusuzluk göz kapaklarınızdaki çengeller gibi düşürecek aslınızı aşağıya…

Ve ne kadar düşerseniz o kadar büyüyeceksiniz… küçüldükçe gölgeniz; devasa bir boyuta ulaşacak varoluştaki önceliğiniz… ve arkanızdan hiçbir bekleyen bırakmadığınızda; ölümün aslında ne olduğunu anlayacaksınız… ve özledikçe siz; özlemin karanlık kolları dolanacak boynunuza…

Sonra gülümsedi;

Güller hazin bir mevsimin son yolcularıydı… bülbüllerin tamamı ses tellerini koparıp bağladılar; aklımın ışık saçamayan akümülatörü çalışsın diye… güldüğünde yüzünde nurdan ışıklar saçan kadının beyaz teninde bir damlaydı şimdi zaman… zamanın peşinden koşarken düşülen cehennem çukurlarında  asimetrik kederler…

Ve bir anlamı olmalıydı bütün bu saçmalığın… bütün bu ihanetlerin… bu gereksiz lanetlerin… aşkın anlamını sormamalıydı; aşkınla kocaman bir canavara çevirdiğin küçük bir kadın… ve büyülü bir ormanın en uçuk rengiydi gözlerindeki bebeğin teni….

Ve onlara dedi ki;
Nafile kaçışınız kendinizden…Gürültüsünden korkmayın gökteki yağmurun; asıl yorganı başınıza çektiğinizde; ölesiye korkmalısınız kendi iç sessizliğinizden…

Bütün aynalar aynı anda parçalandı… cam kırıkları ile doldu hepsinin gözleri… camlarda gözlerindeki kırıklıklar….

Ve onlar;
Yeniden aynı günahı işlediler… Onca dediklerine aldırmadan… Çünkü bilmiyorlardı Günahın da bir estetiği olduğunu….

Eab.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder