uyansın lan bütün sarnıçları bizansın... sarılsın birbirine terkedilmiş bütün gölgeler... çarpsın gecenin karanlığında rimelleri akmış bütün kadın erkek fahişeler birbirine... bir birine yalan söyleyen sevişmelerden istifa etsin artık zavallı yorgun bedenler... boş gözlerinden dolu hüzünler akıtan ölümlüler, ölsünler artık lan... yaşamaları gereksiz ve yararsız hem kendilerine, hem kendilerinden sıyırdıkları diğer tüm genlerine...
oysa dikene sevdalı bir bülbülün resmiydi düşen suya... suya düşen hayallerin hepsinin yanı başına... yanı başımızda sürekli açılıp kapanan bir kapı vardı simsiyah... giren de çıkan da en namuslu ibneleriydi istanbulun... masamıza yıkılan bir adamın ricasına takıldı aklım bütün gece.beni bu yabancı adamların masasından götür diyordu arkadaşına... arkadaşı arkasında gülüyprdu kısarak gözlerini... tanımadığım insanlarla tanıştım bugece... hepsi çok uzundu; cüceliğimden kayif alabileceğim derece... kocaman bir gölgenin hüzünlü kız çocukluğuna bakıp durdum bütün gece... gece yavaş yavaş bütünlüğü konusunda inadından vaz geçerek parçalarına ayrıldı...bu saatten sonra tehlikeyliydi sokak... ama haberi yoktu sokağın; kaybedeceği her şeyi kaybetmiş bir piçintehlikesi daha vahim bir durumdu meylenince zaman...
uyuyamayanların bağırıp çağırdığı bir gürültüyü demliyorum beynimde... ne kadar aynı hikayeleri kardeşim, akrebiyle yelkovanı bir türlü dikiş tutturamayanların....
tabelayı takip ettim sola döndüm aşağı indim... işemek için en zahmetli yolda, yasmin levi'strauss yeni dizaynlerıyla bedenimi değil aklımı kavradı sanki yaslanırken fayansına o tuvaletlerin....
peki...
ay bu gece dolun muydu? dolun değilse... neydi!
hmmmm!
eab:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder