29 Aralık 2010 Çarşamba

YILBAŞI!

Fikrimin yılbaşı ağacında; üstü çıplak, karnı aç, yorgun ve perişan süsler...Herkese en derinden mutlu ve iyi seneler...Ama ya peşimizdeki ağlanacak halde kalan gölgeler?...Ne kadar çok yaşadık ulan biz gereksiz yere, haybeden...Haybeden kaybeden bedenler biriktirdik, onlardan bile haybeden kaybedip dururken...Üç yüz altmış beş günün tamamında aynada görüp te tanımamazlıktan geldik kendimizi... Yeniden hayallerimizi kurmanın zamanı geldi işte sırtımızdaki paslı anahtardan...Deliğini arayan fareler kaçarken Steinbeck adlı vatandaştan...Peynir; beyaz, biraz..Az hatta..Bir de ufak...Az yani...


Canımın yeni yıl kutlamalarında dozundan kaçmış sevinçler...Sevinçlerin ırzına geçmiş elde olmayan intihara yönelik teşebbüsler...Ne kadar yalnızsa birimiz; o kadar yapayalnız ötekimiz...Sokaklara dökülüp uyuşmak, soğuk, içki ve üzerimize işediğimiz sidik karışımı bir saadetle...Çünkü bu dünyadaki en güzel şey perişanlık...Hepiniz hikayesiniz lan...Hepimiz karikatür...Nedir o zaman, kendimizi önüne ziyafet diye sunduğumuz bu tehlikeli tür?..Ne yani şimdi adı yıl başı diye oturacak mıyız hepimiz; şöyle gerinerek açıp götlerimizi...Peki ya peçeteye silip sokaktaki çöpe atarsa yeni yıl ; ümitlerimizi...İçimin kargaları yaşlı ve yorgun...Bu kadar çok şey görmüşler ki hem yazık ve hem de üzgün...Ne idüğümüz belli olmasa ne olur, "oldu" diyelim hadi kalkalım masadan...Çık...Olmuyor...Olmuyor.... istesem de; sırf ben istiyorum diye kimse birbirine canını almadan bir defacık bile vermiyor...Yani, olmuyor...Ne boş doluyor ne de bu durum doluya koyuyor ...

O halde kalkalım arkadaşlar...Hayli geç oldu...Sabah işe gidicez..Bir işimiz var bizim yani...Niye?...Ne niye? İşimiz niye var!Çünkü ...Eeeee..Eeeeee...E!Aklımın yılbaşı şarkılarında canı yanan orospular tarafından inleyerek söylenen şarkılar ve herkese gerçekten yaşayıp rol yapmak zorunda kalmayacakları zevk dolu orgazmlar;kısaca mutlu yıllar...Bu kadar kısa yani hadise...Nedir?

Eab.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder