29 Aralık 2010 Çarşamba

KADIN KOKUSU

Ne renk kokar bir kadın? Bir kadın, genizde hangi yıllanmışlıkların kokusunu bırakır rengârenk? Kaçık mavi bir fondan ve hayli hazin bir tondan süzüle süzüle düşerken bembeyaz bir tüy, boynundaki gökkuşağı hangi kristal kadehten yansır gözlerimizin açlığına, kim bilir? 


Belki tatlı bir rose ılıklığı kalır pembe kokusundan kadının... Şöyle genç, taze şöyle... Hatta çok fazla yaşanmamış, eskimemiş ve eskitilmemiş! Ya da ateş gibi bir merlot savrulur dudaklarındaki yangınlardan, kalbin en ağır yaralı ve zayıf kıyısına... Boynundaki chardonnay kuğuları, en huzurlu notalarıyla yasa dışı bestecisi oluverir; burun deliklerimizdeki, dünyanın en heyecanlı sızlamalarının... Küllerin savrulduğu deli duman bir raks alır fikrimizi... Fikirsiz bırakır kokusu kadının... Nefessiz bırakır! 



Şarap gibi kokar her kadın... Kadehe uzanan dudaklarının çizgilerinde, evrenin bütün gözenekleri ihtişamlı bir geçit töreni telaşındadır sanki. Kadın, mücevher kokar. Kadının kokusu dünyanın en paha biçilmez mücevheridir çünkü... Gece kokar sonra kadın... Yağmur ertesinde, camdan bir hüznün gözlerindeki yıldızlar ağlarken teninin bembeyaz pantonesinde... Güneş kokar kadın... Ya da güneşin sıcak gülüşlerini kıvrımlarında parlatan masmavi bir okyanus kokar... Bazen zehirli yemyeşil bir orman; içinde her tonunu ayrı doğurup, besleyen ve büyüten... 



Yalnız başına bir parkta, yorgun bir banka oturup sonbaharın hazin ve nemli kokusudur kimi zaman kadının sapsarı kokusu... Kadın her renk kokar... Her renk kadın kokar bir başına ya da birleşip başka bir rengi doğurma çabalarında... Anne kokar, sevgili... Kardeş, evlat kokar kadın... Kadın toprak, gök... Kadın tutku, cehennem kokar biraz da... Kadın ter, kadın fesleğen akşamsefalarında... 



Mavi renktir kokusu kadının... En sevdiği renk olması nedeniyle şizofrenlerin... Bazen lila, sırf söylenişi bu kadar tatlı diye... Bembeyaz bir koku sarar bazen varlığı... Kadının kokusunun aydınlığı... Siyah bir esarettir bazen bu koku, zulmüne dayanamaz hiçbir karizmatik ve asil doku... 



Bir tutam baharat kokar kadın..Kadın ney kokar...Mey biraz...Kadın düş kokar...Düşüş sonra... Kadın demine kavuşmuş bir bardak çay kokar...Sabahın ilk ışığı kokar!Gün ışığıdır gözlerine ilk vuran, kadın kokusu... 



Kadın evren kokar; yaşam kokar... Kadın şarap kokar ve yağmurun iz bırakan gözyaşları şeklinde kalır bu kokunun buğusu... 



Asırlar diz çökse bile asla genizden çıkıp gitmez, şarap gibi kokan bir kadının büyülü kokusu... 


Eab.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder