28 Aralık 2010 Salı

TAURUS VE REVOLUTİON!

Boğa burcundadır bütün güzel devrimler… Devinimler mayıs kokar içte ruhun kusursuz özgürlüğüne dair… Örselenmiş aşklar birikirken damlayarak kalbin en aortsuz zamanlarında akortsuz bir çılgınlık başlar, şehvetli bir doğaçlama şeklinde…

Orak ve çekiçten yapılan ferforje yatak başları dizilir meydanlarda kızılca kıyamet ve bütün devrimler mayıs bakar gözün ferine gerine gerine… Uzun ve ipekten örülmüş saçlar yorgun bedenlerin üşümüşlüğüne yorgun olur geceler boyunca ve bir ihtilal hevesi kursakta esas duruşta bekler, niyetinde fena halde yaramazlıklar…

Bütün güzel devrimler boğa burcudur. Burcu burcu aşk kokusu vardır havada ve koca bir jenerasyonun kayıplığıdır, hükümsüzdür başlıklı oyunların altında… Uzanıp en korktuğumuz yerine karabasanlarımızın, kara basan ayakların bebek tadındadır oysa aranılanlar… Bahar uçuşan eteklerini toplamazken aklımızda özgürlüğün sevişmeye davet eden isterik dudak büzmeleri… Boğadır devrimler… Çünkü acıyı sever boğalar ve o nedenle de öldürürken acı verir güzel entarili matadorlar… 

Aristo nun gözleriyle bakılırsa kırk mumluk bir ampulün ışık vermezliğinde öyleyse; devrimler de acı verir. Acı ister bir gözden başka bir gözün ucuna yapılan kaçak sevi operasyonlarında… Cobain’de ömrünün mayısında ağzından vurmuştur içindeki açmazları açmak için koca bir namlu ucuyla düşlerini… Mayıs ta düşmüştür bütün kaleleri tarihin… Bütün yaşanması mümkün olmayan aşklar mayısta doğurmuştur kirli saçlı piçlerini. 

Bütün ömrün midedeki ağır ve iğrenç safraları mayısta kusulmuştur boyunda gerdan klozet ovalliklerine… Devrimler boğadır… Devinimler matador… Ve “Oleee” diye bağırırken gökyüzündeki bulutlar, elinde şarabı bir Hayyam düşmüştür sağanak halde içimizdeki mayıs çimenlerine… Mayısta olmuştur bütün ölü doğumlar ve kutlanamayan doğum günleri. Ve üflendiği halde söndürülemeyen doğum gülleri… 

Bütün kavgalar Boğa burcundadır, ağız dolusu kan ve küfür harcanan… Yalnızlıklar sonra, sonra ağır kalabalıklar ve hatta kan kaybından fena halde koma durumlar… Pamuk hafifliğinde, sürtük bir elin içindemidir insan yoksa el içindemidir insanın belli değildir… Ama bütün devrimler boğa burcundadır… Evrenin bütün horoskopları mikroskobik bir ses telleri iltihabına tutulup mundar olurken bağırılır sokakların en stratejik köşeleri onurlu ibneler tarafından tutulmuş anlarında… 

”Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir bok yok “ diye bağırılır yaşadıklarından öğrenmek kaygıları kâğıda düşen şairlerin tiksintili bakışlarıyla… Son derece serbest nazım sayfalar doldurulur parmaktaki kalem nasırında siyatikler, Nazım’ın serbest kalamamış ömrüne ithafen… Davullar en müthiş ataklarını yaparken bütün gümbürtüsüyle beynin hücrelerinde eylem planları yeşerir yalnızlığın suikastına dair… 

Ve bedende acayip bir acele; yanıp yanıp tutuşmalara istinaden… Bütün Mayıslar devrime gebedir… Darbe üstüne darbe alır zihin, muhtıralardan bir çelenk takıp boynuna… Dizlerinin üzerine domalıp, köpekliğin onuruna erer insan ve fareler Steinbeck’den bu yana masal kahramanı olamadıkları için muzdariptirler… 

Ömrün iyot oranı zirve yapmış zamanlarında gözdeki kılcalların çorbadan çıkan kıl iğrençliğinde yaşama bakışları çekilmez olur ve ölümcül koşusu başlar bahar maratonlarının… 
Eab.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder