bütün yalanlarını yakalar doğruların… yalanların yakalanmaya dünden meyilli… hüzünlü bir kadının gözlerinde, koca bir imparatorluk orman küfü yanar… garson bir bira daha getirir… birbirani izler hayal kırıklıkları, nakaratları tatlı bekleyişini umursamadan… hesabı peşin ister… senin hayatın, yaşamak için bir makinaya taksitlenmiştir oysa… suya bir çiçek düşer… suyun yüzünden bin parça…
bütün kaçışların kendine çıkar… çıkmazlarının hepsi lebi derya… umutsuz hikayelerin, niteleyemeyen niteleme sıfatlarını çiğneyerek dört nala koşturur özgürlüğün altın yeleli atları uzaklara… yakınsak bir mercek tutar ayışığı içine… içinden çıkılmaz bir labirenttir aslında varlığın… yokluğunla aranda deli eden zalim bir sır at… atladığında öte tarafa, yıllardır tarafında vurgun yediğin yerlerin buz keser… buluta bir damla göz yaşı düşer yağmurun… yağmurun gözünde buğulu bir hüzzam…
dört duvar üzerine gelir… gelirli bir şiir dolanır diline vesikalı bir yare ithafen… imlalar, bütün imaların göbek bağının keskin kılıcı… kesersin en afili yerinde yalnızlık üzerine yazılmış en içli şarkıyı ortasından… sondan başlarsın ilk uzak… ilkten yürürsün son ne kadar da yakın… sonu yok ilk sevmelerin sonuncuların ayaklarında prangalara dönüşmesinin… soluğa küf düşer… küf, yeşilini kaybettiği bahara küser…
bembeyaz boynundaki buğuseptil kokusuyla incecik ve narin bir dilberin, genzindeki hırıltıya derman ararsın… aradığın kaybettiğinin silinirken mendiline sarıp götürdüğüdür aslında… aslında, aslın suretinden daha sahici değildir… olamamıştır… yüzün sandığın, sana ait değildir… sen başka bir çehrenin gergefinde kanaviçe… geceye yıldız düşer… yıldızın beş ucunda beş farklı irin…
yollar ayaklarının altından kayarak bilmediğin uzaklara bağlanır… yer çekimsiz bir çekimin etkisi altında beyninde raks eden migren fahişeleri şen ve de şakrak… yaran dikiş tutar… dikiş yaralanıp durur her aynı hüzne sahip göz bebeğini ninnilediğinde… tavında dövülen bir ateşsindir aslında, buzdan bir soğuklukla tende ürperti yaratan bir parçası en büyük yalanın… dile bir ezgi düşer… ezginin her nefesinde ayrı bir can kırığı…
ve bir daha…
tabircisi kalkmış artık bütün rüyalarının… boşlukta gezinen aklın ve sadece senin bile unuttuğun kirli paslı saklın… ve artık çarpacak duvar bulamayınca, parçalanacak dağılacak bir türlü adam olamayan anarşist aklın….
eab.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder