deniz geçti önümden...denizden de bir martı,diğerlerinden geride kalmış;yakalayamamış vapuru...bir adam geçti sonra, denizin geçtiği yerde kalan ıslak ve üzgün su birikintilerine dikkat ederek...adamdan bir ömür geçti,yırtık paçasından akarak gazi olan kadınların gözyaşlarıyla kokan sokağın taşları arasına...ben geçtim ,her sabah aymaz yalnızlıkların saçlarını okşayarak...yanağımda, giderek çelikleşen gözlerinin yaşı ve ürperti gerdanında bir güvercinin...onlar geçti,mutluluğu yudumlayan mutlu insanlar; zaman sonra...
vakit geçti artık başlamak için yeniden; sırf parmaklarımın ucu kanıyor diye terkettiğim mandolin kursuna...içimden bir şarkı geçti ... sigaramın dumanına sarınıp, edep yerlerini örtmüş bir de sevgili sonra... iki teklik...seken bir keklik...onca yorucu döneklik...bir mavi esti gözlerimden ...pus mus kalmadı bir anda ,pussuzluk ne kadar da hazindi oya...
sonra bütün pusların kaçtığı suslar çıktı ortaya... önümden bir dost geçti... dosttan da; eski günlerde unutulmaktan muzdarip bir bacağı aksak bir anı...
aklımı gökyüzüne asıp kaçacak iplerinden; sessizliğin ortasında bende peydah olan bu amansız ve endişeli kanı...
Eab.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder